28 Ekim 2014 Salı

Kararlılık...


KARARLILIK, kısaca söylersek:
"Ya yapacağım, ya da öleceğim!" demektir.
Kararlılık; kendi kendinize asla pes etmeyeceğinize dair söz vermektir.
Ne zamana kadar kararlılık göstereceksiniz?
Başarana kadar, hayallerinize/hedeflerinize ulaşana kadar, 
bedelini ödeyene kadar... -Jim Rohn

27 Ekim 2014 Pazartesi

Baltayı bileyecek zamanım yok!..


Kişisel Gelişim Nedir? İşte cevabı:

Bir ormanda iki oduncu ağaç kesiyormuş. 
Birinci adam; sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş.
Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. 
Aksamları da arkadaşından birkaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş. 
İkinci adam ise; arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. 
Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra, ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.
SONUÇ: İkinci adamın çok daha fazla ağaç kestiği anlaşılmış.
Birinci adam öfkelenmiş:
"Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım.Senden daha erken işe basladım, senden daha geç bitirdim.Ama sen daha fazla ağaç kestin.Böyle bir şey nasıl olabilir? Bu işin sırrı ne?"

İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş :
"Ortada bir sır yok.Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum

Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir."

Bu hikayenin başka bir versiyonunu da Stephen R. Covey "Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı" kitabında şöyle anlatmaktadır:

Diyelim ki koruda (küçük bir ormanda) bir ağacı telaşla kesmeye çalışan biriyle karşılaşıyorsunuz.
"Ne yapıyorsun?" diye soruyorsunuz.
Adam sabırsızca, "Görmüyor musun?" diye yanıtlıyor."Ağacı baltayla kesmeye çalışıyorum!"
"Bitkin görünüyorsun!" diye bağırıyorsunuz."Bu işi ne zamandan beri yapıyorsun?"
Adam, "Beş saatten fazla oldu." diyor."Çok yoruldum! Zor iş bu."
"İşe birkaç dakika ara verip baltayı bilesene!" diyorsunuz. "O zaman ağacı daha hızlı keseceğinden eminim."
Adam sözcüklerin üstüne basa basa: 
"Baltayı bileyecek zamanım yok." diyor."Ağacı kesmekle meşgulüm!"

Baltayı bilemek = Kişisel Gelişim
Kendimizi Geliştirmek (Kişisel Gelişim), baltamızı bilemektir.
Bu, kendimizi sürekli yenilemek ve geliştirmek (sürekli iyileşme) için çaba sarf etmek demektir.
Baltayı bilemek; kendimizi tanımak, kendimize -sahip olduğumuz en büyük kaynağa- yatırım yapmak, kendimizi değerli hale getirmek demektir.
Bu, yaşam boyu yapabileceğimiz en önemli yatırımdır. 
Kendimize zaman ayırıp, yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirmektir. 
Zayıf bulduğumuz alanlarımızı geliştirmek için gayret göstermektir. 
Baltayı bilemek; edilgen (reaktif) değil, etkin (proaktif) insan olmak demektir.
Bu; zihnimizin, ruhumuzun, karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur.

Bireysel ve iş yaşamımızda basarili, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak; baltamızı bilemek (kişisel gelişimimiz) için kendimize mutlaka "zaman" ayırmalıyız.

BİLmek yetmez, UYGULAmalıyız...


BİLmek yetmez, UYGULAmalıyız.
İSTEmek yetmez, YAPmalıyız...

Size basit bir matematik ve farkındalık sorusu:


-Eğer düşündüğünüz, söylediğiniz ve yaptığınız her olumlu söz ve davranış için 2 YTL kazansaydınız; ama buna karşılık düşündüğünüz, söylediğiniz ve yaptığınız her olumsuz söz ve davranış için 1 YTL kaybetseydiniz, şu anda ekonomik durumunuz ne olurdu?
Zengin mi olurdunuz, fakir mi?..
Lütfen bunu bir DÜŞÜNÜN!..

26 Ekim 2014 Pazar

Mutluluk...


ABD'de mutlulukla beyin arasındaki ilişkiyi ortaya çıkaran bir bilimsel araştırmada 68 yaşındaki Budist keşiş Matthieu Ricard'ın "Dünyanın en mutlu adamı" olduğu ortaya çıktı. 
Evet, Rahip Ricard, kırk yıl önce Fransa'nın en kıdemli üniversitelerinden birinde moleküler genetik alanında yıldızını parlatırken, bir anda her şeyi bıraktı ve tası tarağı toplayıp Hindistan ve Tibet'e doğru uzun bir yolculuğa çıktı.Bu yolculuk onun hayatını değiştirdi. Zira, dünya onu pozitivist bir bilim adamı değil, Budist rahip olarak tanıyor. 


Budist rahip Matthieu Ricard şöyle diyor: 
"Her saat on saniye meditasyon yapın. Nerede olursanız olun, ne yapıyorsanız yapın, ara verin. On saniye hiçbir şey düşünmemeye çalışın. Bu, uzun süreli meditasyonlardan daha etkili."


Seçme özgürlüğümüz...


Nasıl "düşündüğümüz" ve nasıl bir "tepki verdiğimiz" hayatlarımızı, diğer bütün etkenlerden daha fazla etkiler.
Etkiyle tepki arasında, en büyük gücümüz olan "seçme özgürlüğümüz" vardır.
Bir insan, içtenlikle ve dürüst bir biçimde, "Bugün böyle olmamın nedeni, dün yaptığım seçimlerdir." demedikçe, "Başka yol seçiyorum." da diyemez.
Stephen R. Covey  

25 Ekim 2014 Cumartesi

Özlü sözler...


Özlü sözler; zamanın eleğinden geçip yıllar yılı geçerliliklerini korumuş sözlerdir.
İnsanların büyük bir çoğunluğunun (sözüm meclisten dışarı) özlü sözlerle ilgili düştükleri en büyük yanılgı; onları göz ucuyla okuyup geçmek ve ne kadar güçlü olduklarını görememek, daha da kötüsü, bunları uygulamaya koyma yönünde bir çaba göstermemektir.
Okumak, inanmak değildir.
Sözleriniz ve hareketleriniz, inancınızın aynasıdır...
-Jeffrey Gitomer

Çalışmak, çok çalışmak, istikrarlı bir şekilde durmaksızın ÇALIŞmak...

Herkesin bir hayali var.
Hayalinizi gerçeğe dönüştürmek için ihtiyacınız olanlar; plan, süreç, insanlar, sebat, sabır ve tutkudur.
Hayallerinizi başarıya dönüştürmek için ÇALIŞmanız gerek -ÇOK ÇALIŞmanız, istikrarlı bir şekilde çalışmanız ve kendinizi sürekli geliştirip daha iyisine ulaşmak için durmaksızın çalışmanız gerek.
-Jeffrey Gitomer

Sokrates...

Talebelerden biri Sokrates'e sormuş:
- Herkese güzel konuşma dersleri verdiğin ve onlara hitabet sanatını öğrettiğin halde, niçin sen de çıkıp bir konuşma yapmıyorsun?
- Evlat, demiş Sokrates. Bileytaşı keskin değildir ama, en sert demiri bile keskin eder…

24 Ekim 2014 Cuma

Aciliyet Duygusunun Geliştirilmesi


Başarısızlık, büyük ölçüde "ihmalkarlığın" bir fonksiyonudur.
Küçük ihmaller; yeterli bir zaman geçtikten sonra, hayatımızı yönlendirmeye başlarlar.
Kişinin yaşı ne olursa olsun, içinde, onu hemen/şu an harekete geçirecek bir "aciliyet duygusu" olmalıdır.
Hayatımızın her anının farkında olmalı ve değerini bilmeliyiz.
Bu "anlar" öylesine belirsizdir ki, onları kaybettiğimizi anlamayız bile.
Kendimize sıkça saatin tıklamalarını hatırlatmamız gerekir.
İlk nefesi ciğerlerimize çektiğimiz andan itibaren tıklamaya başlayan saat, bir gün son kez tıklayacaktır...
-Jim Rohn

22 Ekim 2014 Çarşamba

Geleceğe ilerlemeyi sürdür!..


Hayatımızı Değiştirmek...


"Düşüncelerini değiştir, hayatın değişsin" bu çok doğru da, bu nasıl olacak?
Düşüncelerimi nasıl değiştireceğim?
Kaç kişi düşüncelerini değiştirebiliyor?
"Bakış açını değiştir, hayatın da değişecek" tamam bu da çok doğru; ama acaba kaç kişi bakış açısını gerçekten değiştirmeyi becerebiliyor?
"Alışkanlıklarını değiştir, hayatın da değişecek" iyi güzel de; alışkanlıkları değiştirmek o kadar kolay mı?
"Olumlu düşün, pozitif ol, her gün olumlamaları tekrarla, hayatın süper olacak!"
İş bu kadar kolay mı?
Keşke, bu kadar kolay olsaydı!
Keşke, sadece pozitif düşünmeyle hayatımız değişseydi!
Keşke, sadece isteyerek, pozitif düşünerek ya da her gün olumlamaları tekrarlayarak her istediğimiz olsaydı!
Keşke...


21 Ekim 2014 Salı

Seçimlerimiz=Hayatımız

"Biz kurban değiliz.Geçmişimizin ürünü değiliz.
'SEÇİMLERİMİZİN ÜRÜNÜYÜZ.'
Sorumluyuz; sorulara karşılık verebilecek, ruh halimizin ve eğilimlerimizin ötesinde SEÇİMLER yapabilecek yetenekteyiz.
Özbilincimiz, vicdanımız ve vizyonumuza bağlı olarak hareket edebilme irademiz var..."
-Stephen R. Covey

Kolay yoldan başarılı olma hayalinden vazgeçin!


Ünlü petrol milyarderi H.L.Hunt’a başarısının formülünü sordular.
Hunt, başarılı olmak için “sadece iki şeye” ihtiyaç olduğunu söyledi:
Birincisi, neyi istediğinize tam olarak karar vermektir. –ki insanların çoğu bunu yapmazlar-
İkincisi ise, onu elde etmek için ödeyeceğiniz "bedeli" belirlemek ve ondan sonra da bu bedeli ödemeye karar vermektir.

"İnsan, ya disipline girmenin ya da pişmanlığın acısını çeker.
Disiplinin acısı hafif, başarısı büyüktür.
Pişmanlığın ise, sonucu başarısızlık;  acısı da çok ağırdır." 
-Jim Rohn

19 Ekim 2014 Pazar

Yola devam...

"Eğer bir insan hayal ettiği hayatı yaşamak için güvenli bir şekilde ilerliyorsa (her gün bunun için çalışıyor ve çabalıyorsa), çok kısa bir zaman sonra (doğru zamanda) beklenmedik bir başarıyla karşılaşacaktır."
-Henry David Thoreau (Amerikalı yazar)

Delilik...

Eğer her zaman düşündüğünüz şekilde düşünmeye 
ve yaptıklarınızı yapmaya devam ederseniz, 
her zaman elde ettiğiniz sonuçlara ulaşırsınız.

18 Ekim 2014 Cumartesi

SONUNU DÜŞÜNEREK İŞE BAŞLA!..

Stephen R. Covey'in bu sözü "Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı" kitabındaki 2.alışkanlığı anlatmaktadır: 
SONUNU DÜŞÜNEREK İŞE BAŞLA! 
Sonunu düşünerek işe başlamak, varacağınız yeri iyice belirleyerek başlamak demektir.
Şu anda nerede bulunduğunuzu daha iyi anlamak ve attığınız adımların her zaman doğru yönde olmasını sağlamak için, nereye gittiğinizi bilmektir.
Bizim için neyin çok önemli olduğunu (değerlerimizi) gerçekten bildiğimizde, yaşamımız çok farklı olur.
Başarı merdivenini tırmanmak için çaba üstüne çaba harcayıp, sonunda merdivenin yanlış duvara dayalı olduğunu anlamak gerçekten de çok üzücüdür...
UNUTMAYIN: Eğer merdiven doğru duvara dayanmamışsa, attığımız her adım bizi hızla yanlış yere götürür. 

16 Ekim 2014 Perşembe

Duygularımız...


Duygularımız, bizim en sağlıklı/güvenilir geri bildirim mekanizmalarımızdır.
Aslında duygularımız, bizim rehberlik sistemimiz/kılavuzumuzdur da diyebiliriz.
Şöyle ki, ne zaman kendinizi kötü hissederseniz; bilin ki bir yerlerde yanlış/hata yapıyorsunuz demektir.

Ne zaman ki, kendinizi iyi hissediyorsunuz; işte o zaman doğru yoldasınız demektir, yaptığınız şeye devam edin...
Duygular olumlu olduğu zaman, arzularınızın tam bir oluşumuna fırsat tanıyorsunuz demektir.

Duygularınız olumsuz olduğu zaman ise, arzularınızın oluşumunu engelliyorsunuz demektir.

%100 SORUMLULUK


Hayatımızdaki her şeyin -olumlu ya da olumsuz- birincil nedeni biziz.
Çünkü bizim "SEÇİM yapma gücümüz" var.
Aslında her gün, her dakika, her an -farkında olmasak bile- bir SEÇİM yapıyoruz.
Seçim yapmamak bile, bir seçimdir; seçmemeyi seçmek.
Belki bunu kabul etmek insana(egomuza) çok zor gelir; ancak bu sorumluluğu %100 üzerimize almazsak, hayatımızı değiştirmemiz/daha iyi bir hale getirmemiz de mümkün değildir...

15 Ekim 2014 Çarşamba

Başarı...


Zihnimizde istediğimiz şeyin imajını yaratırsak ve o imaja sadık kalırsak, içinde bulunduğumuz titreşimi kontrol ederiz ve bu titreşim yaptıklarımızı ve kendimize çektiklerimizi kontrol eder.
Sorun şu ki; arada sırada o imajın kaybolmasın izin veriyoruz ve dışarıdaki şeyler tarafından kontrol ediliyoruz.Ve bu yolumuzdan sapmamıza neden oluyor.Sonra sorunu düzeltiyoruz ve yola geri dönüyoruz.
Hayatlarını kontrol eden bir imajı olmayan insanların yönleri yok, hayatları belirsiz; çünkü etraflarındaki her şeyin oyuncağı gibiler.Okyanustaki bir tıpa veya ağaçtan düşen bir yaprak gibiler; etrafa doğru savruluyorlar.
Ama hayatında yönü olan bir insanın belirsizliği olmaz! Sadece iyi şeyler olur; bunlar da aklındaki imajın gerçekleşmesine yardımcı olacak şeylerdir.
-Bob Proctor

13 Ekim 2014 Pazartesi

Yapabilirsin!..


"Yapacağınız her SEÇİMİN temelini oluşturacak nihai seçim; 
"YAPABİLİRİM!" veya "YAPAMAM!" diyen seçimdir."
-Shad  Helmstetter

Eleştirilmek...

Gerçekten kendinize güveniyorsanız, biri sizi eleştirdiğinde bu durum sizi rahatsız etmez.Kendinize güvenmiyorsanız ve biri sizi eleştirirse, bu sizi çok rahatsız eder.
Unutmayın; on seferin dokuzunda eleştiren kişi gerçekten yardım etmek istiyordur, ama iletişim kurmayı iyi öğrenmemiştir.
Eğer yardım etmek için eleştirmiyorsa (yıkıcı/olumsuz eleştiri yapıyorsa), o zaman size zarar vermek istiyordur.Ve zaten böyle insanların etrafınızda olmasını istemezsiniz.
-Bob Proctor

10 Ekim 2014 Cuma

BAŞARI, BEDEL İSTER.


BAŞARI, BEDEL İSTER..
Azimle, kararlılıkla hedefe koşanlar, mutlaka başarılı olmuşlardır.
Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz...

Her şeyi değiştiren tek şey, "GÜVEN"dir...

Her şeyi değiştiren tek şey, "GÜVEN"dir.
Gerçek şu ki; yitirdiğiniz güveni geri kazanamazsınız.Nokta.
Şüpheniz mi var?
İhanete uğradığınız zamanları hatırlamaya çalışın.
Size ihanet edenler ya da dürüst davranmayanlar, tekrar kalbinize girebildiler mi?
Siz de daha önce sorduğum binlerce kişi gibi düşünüyorsanız; cevabınız "asla" olacaktır.
GÜVEN, bir kere kazanılır ve bir kere kaybedilir.
Bir kere kaybedildi mi, sonsuza dek bitmiştir.
-Stephen R. Covey

9 Ekim 2014 Perşembe

Sadece YAP!..

"Öğrenmek ve yapmamak, aslında öğrenmemektir.
Bilmek ve yapmamak, aslında bilmemektir."
-Stephen R. Covey

8 Ekim 2014 Çarşamba

ŞİMDİ KENDİNİZE SORUN:


ŞİMDİ KENDİNİZE SORUN:
"Bugün yaşadığım gibi yaşamaya devam edersem, 
bugün yaptıklarımı yapmaya devam edersem, 
on (10) yıl sonra nerede olurum?"

Neden BAŞARI?..


Birçok insan bana soruyor: Neden başarı?
Niçin başarıyı bu kadar öneriyor, önemsiyorsunuz?
Cevabım şöyle: Başarı, hayatı değiştirme aracıdır.
Seçmediğin ve sevmediğin şeylerin yerine, seçtiğin ve sevdiğin şeyleri koymanı sağlar.
Akrabalarını seçemezsin ama arkadaşlarını seçebilirsin.
Doğduğun yeri seçemezsin ama yaşayacağın yeri başarıyla seçebilirsin.
Başarı sevmediklerinin yerine, sevdiklerini koymanı sağlar.
Başarı, seçeneklerini ve seçme özgürlüğünü artırır.
Başarılı oldukça seçen sen olursun, başarısız kaldıkça seçilen sen olursun!
Kısacası; özgürlük ve kendi hayatını istediği gibi şekillendirme hakkı için yaşasın başarı!
-Mümin Sekman

3 Ekim 2014 Cuma

BİLİNÇALTINI ANLAMAK -Bradley Thompson


Bilinçaltını anlamak için çalışma ilkelerini, bilinçaltı yasalarını ve bunları hazırlayan içsel dinamikleri bilmek gerekir.
Bilinçaltını bir bilgisayarın hard diski olarak düşünebiliriz. 
Ekranda görülenler sizin gerçeğiniz veya yaşantınızdır. 
Yani bilinçaltınızdaki olumlu, olumsuz inançlarınızın hayatımıza yansımalarıdır.
Nasıl bir bilgisayar programında direkt emir şeklinde komutlar veriliyor ise bilinçaltımız da komutlarımızı alır ve gerçekliğimize uyarlar.

Başaramayacağımıza inanıyorsak, başaramayız. 
Değişeceğimize inanıyor isek, değişiriz. 
Bilinçaltımıza ne istediğimizden emin olarak, net ve şimdiki zaman üzerinden komutlar vermeliyiz. 
Geleceğe yönelik ifadeler, istediklerimizin bir şekilde ötelenip, gerçekleşmesine engel olur.

Aklınız neyi kabul edip inanıyorsa, onu gerçekleştirebilir” der, Napoleon Hill.
Evren yasalarla yönetilir. 
Bilinçaltlarımız da tıpkı evren gibi yasalarla yönetilir. 
Bilinçaltımızın yasası "inanç yasası"dır. 
Bilinçli aklınızın kavrayıp, bilinçaltınızın inandığı şeyler gerçekleşir. 
Böylesine büyük bir güce sahip olduğumuzun çoğu zaman farkında değilizdir.

Bilincimizin gücünü bir fikri kavramak için, bilinçaltımızın gücünü ise sonuca ulaşmak için kullanırız. 
Birçok kişi bunun tersini yapar. 
Bilinçlerini neticeye ulaşmak için kullanırlar, bu da genellikle stres ve endişe yaratır. 
Bu durum bilinç gücümüzle, bilinçaltı gücümüzün kullanımındaki farktır. 

Bilinçaltımız mıknatıs gibidir. 
Kendi inançlarını yansıtan şeyleri çeker. 
Bilinçaltımızda belli bir inanç varsa, bilinçaltımız bu inanca uygun titreşimler yaratır ve bunu yansıtan veya buna uyan olayları ve insanları kendine çeker. 
Buna son dönemlerde adı çokça duyulan Çekim Yasası denmektedir. 
Yerçekimi yasasının varlığının kesin olması gibi Çekim Yasasının varlığı da kesindir. 
Eğer bilinçaltınız yaşamınızın zor geçeceğine inanırsa, gerçekten yaşamınız zor olacaktır. 
Karşılaşacağınız olaylar ve insanlar hayatımızı zorlaştıracaktır. 
Eğer bilinçaltımız paranın zor kazanılacağına inanırsa, para zor kazanılır. 
Karşınıza çıkan fırsatlar para kazanmak için insan üstü çaba göstermeniz gerekenler olacaktır. 
Sizin gerçeğinizi yaratan inancın ne olduğuna siz karar veremezsiniz, bilinçaltınız verir.

İstemediğimiz bir durum karşısında bu durumu hazırlayan içsel sebepler ne olabilir ? 
Bu durum çoğu zaman bilinçaltı korkularımızın bir sonucudur.
Birçok insan kendini sık sık aynı senaryonun içinde bulur. 
Ne yaparlarsa yapsınlar aynı sorunlarla karşılaşırlar. 
Böyle bir durumda dışsal şartları değiştirmek yerine içimizdeki bilinçaltımızdaki engelleyici inançlarımızı değiştirmek, korkularımızla uyumlanıp, onların varlığını kabul edip, bu korku dinamiğinin ikincil çıkarlarına saygı duyup, kişiye daha fazla fayda sağlayan, olumsuzluk taşımayan, mutluluk, huzur ve sağlık veren sevgi enerjisine dönüştürmek gerekir. 
Bu şekilde bilinçaltımız yeniden programlanır. 

Bilinçaltı virüslerimizin farkına varıp olumlama çalışmaları ile temizlemeliyiz.
Bilinçaltımız sezgilerimiz aracılığıyla bizimle konuşur. 
Bilinçaltımızdan rehberlik veya yardım istediğimizde, bir dürtü, ilham veya önsezi hissederiz. 
Bilinçaltımızı programlarsak, rüyalar şeklinde cevaplar da alabiliriz. 
Sezgisel olarak, bir mesaj olduğunu anlarız.

Hayatınızda bir şeyi gerçekleştirmek istiyorsak önce kavramak, yani ne istediğimizi tam olarak tespit etmek, sonra olmuş gibi inanmak ve daha sonra da bunun için şükretmek gerekir. 
Kendiniz için olmasını istediğiniz şeyi bir yere yazın. 
Bilgisayarınızdaki ekran koruyucuya, cep telefonunuzun açılış mesajına veya gün içinde sıkça görebileceğiniz bir yerlere koyun. 
Her gece, aynı yaratıcı imgelemeyi düşünün, gördüklerinizi görün, duyduklarınızı duyun ve hissettiklerinizi hissedin… istediğiniz yerlerde değişikliklerinizi yapın. 
İstediğiniz şeyin gerçekleşeceğine güvenin…

Bilinçaltımızı, yeniden programlamanın en temel yollarından birisi de onama/onaylama/olumlamalardır.
Onama; basitçe bilinçaltımıza yerleştirmek istediğimiz hedeflerimizi veya yeni inançlarımızı tekrarlama sürecidir. 
Bu süreç, söylem bilinçaltına yerleşinceye kadar devam etmelidir. 

Bazı onama yöntemleri:
• Kendi onamalarınızı yüksek sesle veya zihnen tekrarlamak,
• Onamalarımızı yazmak,
• Kayıt ettiğiniz kendinden telkin bantlarını dinlemek
• Olmak istediğiniz kişi gibi davranmak, (hayran olduğunuz bir kişi yerine kendinizi koymak ve onun gibi davranmak )
• Kitap ve makaleler okumak

Hayattan şikayet ettiğinizde bilinçaltımız şikayet ettiğiniz hayatı size vermek için talimatlarınızı sadakatle yerine getirir. 
Ne söylediğimize, özellikle ‘tekrar-tekrar’ söylediklerimize dikkat edelim.
Bilinçaltı virüs programınızı çalıştırmadığınızda, dışarıdan gelen olumsuz telkinlerin etkisi altında kalabilirsiniz. 
Her gün arkadaşlarınızdan; çok gülersek çok ağlayacağımızı, çocuğu olanın derdi olduğunu, paramız olunca düşmanlarımızın çok olacağını, hayatın zor olduğunu vs.. duyuyorsunuzdur. 
Devamlı dinleyince bilinçaltımız bunların doğru olduğuna inanmaya başlar, sonra da (Çekim Yasasından ötürü) gerçekliğinizde onun doğru olduğunu görürsünüz.

Onamalarınızı uyurken veya yataktan kalkmadan önce yazabilir, okuyabilir veya kaydedip dinleyebilirsiniz.
Onamada başarının anahtarı tekrardır. 
Bilinçaltımız kaslarımız gibidir. 
Onu istediğiniz şeylerle onamanız gerekir. 
Onamaları her gün yapmakta tembellik ederseniz, onu sizin yerinize başkaları yapacak, sonuçlar da her zaman sizin istediğiniz gibi olmayacaktır.

Gandi der ki: 
“Söylediklerinize dikkat edin, düşünceleriniz olabilir. Düşüncelerinize dikkat edin, davranışlarınız olabilir. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınız olabilir. Alışkanlıklarınıza dikkat edin kaderiniz olabilir.”

Bilinçaltı mesajları yaşamlarımızda ciddi ve kalıcı değişiklikler yaratmak amacıyla kullanılabiliyor.

Bilinçaltı mesaj oluşumuyla ilgili en ünlü deney, Dr. James Vicary tarafından yapılmıştır. 
Vicary, “Patlamış mısır istiyorum” ve “Daha çok kola iç” sözcüklerini, bir grup sinema izleyicisinin önünde yalnızca 100 milisaniye süreyle yakıp söndürmüştür. 
Bilinç eşiğinin altında olduğundan, aslında kimse mesajları “görmemiştir”; ama patlamış mısır satışları % 57,8, kola satışları ise % 18,1 artmıştır.

ABD Hükümeti, çok geçmeden, reklamlarda bu güçlü öneri tekniğinin kullanımını yasaklamıştır. 
Ama, bir süre sonra, bu tekniğin harika bir kendi kendine yardım aracı olabileceği fark edilmiştir ve kitleler, birdenbire, kişisel gelişim komutlarını doğrudan bilinçaltına gönderme gücüne sahip olmuşlardır.

Yaşamınızda hemen şimdi yoğunlaşmak istediğiniz birkaç "ana hedefi" belirlemekle başlayın. 
Örneğin, daha hızlı öğrenmeyi ya da sigarayı bırakmayı isteyebilirsiniz. 
Bu hedefi, “Ben hızla öğrenirim” ya da “Sigarayı bırakmaya hazırım” gibi, basit, kısa ve olumlu bir onaylama cümlesi şeklinde yazın.
Şimdi, onaylama cümlenizi, beyaz bir kartonun üzerine açıkça ve kalın siyah keçe kalemle yazın. 
Üç ya da daha fazla kart hazırlayın. 
Her birinde ana temanıza odaklanan onaylama cümleleri olsun. 
Bunları bir elektrik feneriyle birlikte yatağınızın kenarında saklayın.
Zihninizin kabul etme kapasitesinin yüksek olduğu anı yakalayacağız; bilinçaltınıza girişi sağlayan kapının sonuna dek açık olduğu gece yarısında zihninizi uyandıracağız.
Çalar saatinizi sabah 3’e kurun. 
Sonra her zamanki gibi uyuyun. 
Zili duyar duymaz, alarmı kapatın ve neredeyse içgüdüsel bir şekilde, onaylama cümlelerinin bulunduğu kartonları ve elektrik fenerinizi alın. Oda zifiri karanlık olmalı.
Daha sonra, feneri her bir kartona doğru defalarca yakıp söndürün. 
Bunu yaparken, kartonlara bakın. 
Sözcükleri bilinçli olarak seçmeye çalışmayın. 
Bu bilinçaltı mesajlar, bilinçaltınız içindir.
İşiniz bitince, basitçe feneri söndürün; kartonları yere bırakın ve uyumaya devam edin. 
Uykuya dalmak, yalnızca iki dakikanızı alacaktır. 
Emin olun, derin ve huzurlu bir uyku uyuyacaksınız, bu kadar.

Biraz önce bilinçaltınıza bir dizi bilinçaltı mesaj gönderdiniz. 
Sırada heyecanlı bir şey var.
Pek çok kişi, bu tekniği birkaç gece kullandıktan sonra, hedeflerine ulaşmada yardımcı olan ya da kararlarını etkileyen, sorun çözücü rüyalar gördüklerini belirtmişlerdir. 
Yalnızca bir hafta sonra ve neredeyse tüm katılımcılar, ana hedeflerine doğru önemli bir adım attıklarını fark ederler. 
Öğrenim hızları ciddi oranda artar. 
Nikotin bağımlılıkları yarı yarıya azalır. 
Değişim, içten olmaktadır. 
Bu, çok basit bir sistemdir; ama gayet güçlüdür ve ne yazık ki çok az kullanılır. 
Garip bir şekilde, bu makaleyi okuyan çoğu insan, bu basit deneyi yapmayacaktır. 
Buna inanmazlar. 
İşe yaramayacağını düşünürler.
Ne var ki, Tiger Woods, Steven Spielberg, hatta ABD Hükümeti bile bilinçaltı mesajların gücünü bilmektedirler.
Bilmiyorsanız, belki de onlara yetişmenin zamanı gelmiştir.

Yazar: Bradley Thompson 

2 Ekim 2014 Perşembe

Her Şeyin Bir Zamanı Var...


Hepimizin tabiatında her şeyi ŞİMDİ istemek vardır.
Hep bir acelemiz vardır.Her şeyin çabucak olmasını isteriz.
Hayallerimizin gerçekleşmesi için çalıştığımızda ve dua ettiğimizde, onların HEMEN yerine gelmelerini bekleriz.
Ancak anlamamız lazım ki; her şeyin bir zamanı ve bir mevsimi vardır.

Bu da, Allah'ın koyduğu Evrensel Yasalardan birisi olan Gebelik Yasası'dır.
Bu yasaya göre, her "tohumda" bir gebelik ya da kuluçka dönemi vardır.

Bu doğadaki her şey için -biz insanlar da dahil- geçerlidir.
Örneğin bir havuç tohumunun büyüyüp havuç olabilmesi için dikildikten sonra en az 70 güne ihtiyaç vardır.

Bir kuzunun gebelik dönemi 145 gündür, insan için ise bu süre 280 gündür.
Dünya, Güneş'in etrafında 365 günde döner...
Yani  her şeyin bir gebelik/kuluçka süresi vardır; düşüncelerimiz ve  hayallerimizin de...
Düşüncelerimiz, hayallerimiz (vizyonumuz) ve hedeflerimiz de birer tohumdur.


Burada anlaşılması gereken; bütün düşünce ve hareketlerin belli bir kuluçka döneminden geçmesi gerektiğidir.
Peki, hayallerimizin gebelik süresi ne kadardır?
Bu zor olan kısımdır: Gerçekten bilmiyoruz.
Hayallerimize ulaşmamız ne kadar sürer? Hiçbir fikrimiz yok.
Ancak şunu çok iyi biliyoruz ki; belirli bir zamana ihtiyaç var.
Hedeflerinizi (vizyonunuzu) belirleyip onların gerçekleşmesi için her gün çalıştığınızda ve sabırlı olduğunuzda; bu evrenin size istediğiniz her şeyi vermeye hazır ve istekli olduğunu bilmelisiniz.

Hedefleriniz, zamanı doğru olduğunda gerçekleşecektir.

"Hedefleriniz size inandığınız kadar hızlı gelmiyorsa ve hala değerli olduklarına inanıyorsanız; kendinize güvenin ve pes etmeyin.
Gerçekleşeceklerini bilin.
Bazen sadece amacınızın gerçekleşmesi için, belirlediğiniz tarihi değiştirmeniz gerekir."
-Mel Gill

1 Ekim 2014 Çarşamba

HAYATIN TEMEL İLKELERİ:


HAYATIN TEMEL İLKELERİ:

Ne istediğinizi bilin.
İstediğiniz şeyleri neden istediğinizi bilin.
Becerilerinizi keşfedin.
Becerilerinizi her gün kullanın.
Çok çalışın.
Akıllıca çalışın.
Koşulsuz verin.
Koşulsuz sevin.
AMACINIZI BULUN!
AMACINIZA GÖRE YAŞAYIN!
Jack Canfield & Mark Victor Hansen

Geleceğinizi "ALIŞKANLIKLARINIZ" belirler.


Geleceğinizi ve yaşam kalitenizi "ALIŞKANLIKLARINIZ" belirler.
Başarılı insanların onlara başarı getiren "alışkanlıkları" vardır.
Başarısız insanların ise yoktur.
Kötü/olumsuz alışkanlıklarınızın sonuçları,
 genellikle yaşamın ancak çok ileri ki devrelerinde kendini gösterir.
Normal davranışlarımızın %90'ı alışkanlıklara dayanır.
Kalite bir eylem değil, alışkanlıktır.
Her zaman yaptığınız şeyleri yapmayı sürdürürseniz, 
her zaman aldığınız sonuçları alırsınız...