21 Mayıs 2014 Çarşamba

Louise Hay...

İnsanlar, bana geldiklerinde; sorunları ne olursa olsun  -hastalık, parasızlık, doyumsuz ilişkiler ya da tıkanmış yaratıcılık duyguları- yalnızca tek şey üzerinde çalışırım: "KENDİNİ SEVMEK"
Sorun ne olursa olsun, temel konu "KENDİMİZİ SEVMEK" üzerinde çalışmaktır.
İşte, sorunları çözen "sihirli değnek" budur.

Kendimizi olduğumuz gibi sevdiğimiz, onayladığımız ve kabul ettiğimiz zaman; her şey yoluna giriyor.
Küçük mucizeler her yerde görülüyor.
Sağlığımız düzeliyor, daha çok kazanıyoruz, ilişkilerimiz daha doyumlu hale geliyor, kendimizi çok yaratıcı ve doyurucu biçimlerde ifade etmeye başlıyoruz, hatta kilolarımız bile dengeleniyor.

Tüm bunlar çabalamadan, kendiliğinden oluyor.
Kendinizi sevmek, iyi hissetmenizi sağlar.
Sağlıklı olmak, kendini sevmekle başlar; ekonomik bolluk, sevgi ve yaratıcı ifade de.
Kendini sevme, onaylama ve kabul etme; hayatımızın her boyutunda olumlu değişimlerin olması için temel anahtardır. 

Sorunları ne olursa olsun, herkesle yalnızca tek bir şey üzerinde çalıştığımı hastalarıma izah etmeye çalışırım.
Bu da "KENDİNİ SEVMEK"tir.
Sevgi, mucizeler yaratır.
Kendini sevmek de, yaşamımızdaki mucizelerin yaratıcısıdır.
Kendini beğenmişlikten, kibirden, herkese tepeden bakmaktan söz etmiyorum.
Çünkü bunlar sevgi değil; sadece korku.
Kendimize büyük bir saygı, bedenimizin ve zihnimizin mucizevi yeteneklerine şükran duymaktan söz ediyorum.
Bana göre "sevgi" öylesine yoğun bir değer bilme duygusu ki, yüreğime dolup taşıyor.
Sevgi, her yöne gidebilir.
Her şey için sevgi hissedebilirim. 

KENDİNİ SEVMEK; bana göre, hiçbir şey için kendimizi eleştirmemekle başlar.
Olumsuz eleştiri, bizi tam da değiştirmek istediğimiz davranış kalıbının içine hapseder.
Kendimize gösterdiğimiz anlayış ve şefkat, bu kısır döngüden çıkmamızı sağlar.
Unutmayın; yıllardır kendinizi eleştiriyor ve bir işe yaramadığını görüyorsunuz.
Birde kendinizi onaylamayı deneyin; görün bakalım ne olacak.
 -Louise Hay

"Tüm hastalıkların kaynağı, olumsuz düşüncelerdir." -Louise Hay

Kendimize iyi ve güzel şeyleri layık görmüyorsak, kendimizi sevmiyoruz demektir.
Özdeğer yoksunluğu da, kendimizi sevmediğimizin bir başka göstergesidir.
Bence hayatınızdaki olumsuzlukların ve sorunların ana nedeni; "Kendini Sevmemek" tir.

Hastalarımdan, küçük bir aynada kendi gözlerine bakarak isimlerini söylemelerini ve "Seni olduğun gibi kabul ediyor ve seviyorum." demelerini isterim.

Bu uygulama gerçekten de çok etkilidir; siz de her aynaya baktığınızda bu sözleri yüksek sesle tekrarlayın.
Aynada gözlerinizin içine bakmak ve kendinizle ilgili olumlu bir cümle ya da olumlamalar söylemek; bana göre, olumlu düşünce ifadeleriyle sonuca ulaşmak için en çabuk yol.

Aynalar, kendi hakkımızdaki duygularımızı bize yansıtırlar.
İnsanlara, her aynanın önünden geçtiklerinde, gözlerinin içine bakarak kendileri hakkında olumlu bir şeyler söylemelerini salık veririm.
Onaylayıcı olumlu ifadeleri en güçlü kılmanın yolu; aynaya bakarak yüksek sesle tekrarlamaktır.

Ayna çalışması çok etkili oluyor.Neden mi?
Çünkü çocukluğumuzda aldığımız olumsuz mesajlar, ya gözlerimizin içine bakılarak ya da bize suçlayıcı parmak uzatılarak verildi.
Bu yüzden, bugün çoğumuz aynaya bakınca kendimiz hakkında olumsuz bir özellik görüyoruz.
Ya görünüşümüzü beğenmiyoruz ya da bir şey için kendimizi suçluyoruz. -Louise Hay

Okullarda öğretilen ilk konunun "Düşünceleriniz nasıl çalışıyor?" olmasını çok isterdim.
Çocukların savaş tarihlerini ezberlemelerinin önemini hiç anlamış değilim.
Düşünce enerjisinin ziyanı gibi geliyor bana.
Bunların yerine, onlara şu tür önemli konuları öğretebiliriz:
Zihin nasıl çalışır?
Mali durumla nasıl başedilir?
Ekonomik güvence için nasıl yatırım yapılır?
Nasıl anne-baba olunur?
Sağlıklı ilişkiler nasıl yaratılır?
Özgüven ve özdeğer nasıl kazanılır ve korunur? vb.
Bugün öğretilen derslerin yanı sıra, bu konuların da öğretildiği okullarda yetişen bir kuşak yetişkinin yarattığı dünyayı düşünebiliyor musunuz?
-Louise Hay

AFFETMEK
Tüm hastalıklar, affetmeme durumundan kaynaklanır.
Ne zaman hasta oluyorsak, affetmemiz gereken kişinin kim olduğunu düşünmeliyiz.
Hastalandığımız zaman, yüreğimizi gözden geçirelim.
Acaba kimi affetmeye ihtiyacımız var?

Affetmekte en çok zorlandığınız kişi, bırakmaya en çok gereksinim duyduğumuz kişidir.
Affetmek bırakmak, vazgeçmek demek; göz yummak demek değil.Tümüyle bırakmak demek.

Kendimizi ve başkalarını affetmek, bizi geçmişe bağımlılıktan kurtarır.
Takılıp kaldığımız zaman, genellikle biraz daha affetmenin gerekli olduğu sonucunu çıkarmalıyız.
Bu an içinde hayatla uyumlu olarak özgürce akmıyorsak, genellikle geçmişte bir andan kopamadığımız içindir.
Bu anı pişmanlık, üzüntü, acı, korku, suçluluk duygusu, suçlamak, kızgınlık, kırgınlık, hatta intikam alma arzusu şeklinde olabilir.
Bu duyguların her biri, affedememekten ve geçmişe takılı kalıp, şimdiki ana gelmeyi reddetmekten kaynaklanır.

Ne tür bir iyileşme isteniyorsa istensin, tek çözüm daima SEVGİ'dir.
Sevgiye giden yol da affetmekten geçiyor.
Bağışlamak, tüm olumsuz duyguları yok ediyor.
-Louise Hay

Hiç yorum yok: